“Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler. Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak! Yoksa hangi balık boğmuş kendini; Hangi serçe atlamış damdan…”
Yaşamın anlamına dair yapılan onlarca sorgulamanın arasında Dostoyevski’nin bu sözlerini düşünürken Atlas Yardım Derneği’nin kırmızı kutusu içerisinde dernekte eğitim gören bir çocuk tarafından yazılmış bir kâğıt buldum: “Ferda Abla çok iyi bir insan…”
Uçsuz bucaksız masmavi bir denizde sana ait bir şeyler aramak gibi belki de yaşam. Bulduğun her parçada biraz daha tamamlanmak… Bize ait bir parçayı bulmanın mutluluğu içimde ne ile yaşadığımızı bir kez daha hatırladım. İnsan neyle yaşardı? Sevgi ve iyilik ile. Ve eğer bir çocuğun kalbini fethedememişsen hiç yaşayamamışsın demektir!
Yüzlerce çocuğun kalbini fethetmeyi başaran Ferda Altıntaş, Atlas Yardım Derneği’nin kurucusu. Mustafa Kemal Mahallesi’nde yer alan dernek, ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına başta eğitim olmak üzere birçok konuda destek veriyor. Dernek, aynı zamanda Türkiye’nin her yerinden kendilerinden destek isteyenlere yardım eli uzatıyor.
Çocuk hastanelerine yeni merkezlerin açılması ve tasarımında destek olunması, Soma’daki maden faciasında mağdur olan ailelere maddi yardım, Bakırköy Cezaevi’nde dışarıyı hiç görmemiş mahkûm çocuklarının geziye götürülmesi, yüzü yanan bir genç kızın yüzünün ameliyat ettirilmesi, Ramazan’da mahallede yemek dağıtılması, kadınlara okuma yazma ve sağlık eğitimlerinin verilmesi bunlardan sadece birkaçı…
Melvin Jones ve Yılın Annesi ödülüne layık görülen, Hrant Dink Ödülü’ne aday gösterilen Ferda Altıntaş’ın ilham dolu hikâyesini kendi denizinde anlam arayan okurlara armağan ediyorum!
Ferda Altıntaş kimdir? Hikâyesi nedir?
58 yaşındayım. Adana’da doğdum. 1,5 yaşındayken çocuk felci geçirdim. Sol tarafıma tamamen felç indi. Ailem ilgili bir aileydi. Öyle ki okulun müdürü annemi çağırıp “Siz bu çocuğa nasıl bir özgüven aşılamışsınız? Engelli ama sanki hiç engeli yok gibi davranıyor. Biz bile çekinmiyoruz, o alışık her şeyi yapar” demiş. Bir süre tedavi gördükten sonra iyi bakımın da sayesinde yürümeye başladım.
İlkokulu ve ortaokulu Adana’da okudum. Babam ressamdı, babamın işi nedeniyle Büyükada’ya taşındık. Liseyi İstanbul’da bitirdim. Üniversitedeyken babam hastalandı ve çalışmak zorunda kaldım. O sırada fark ettim ki insanların ihtiyaçlarına koşturmayı seviyorum.
Üniversiteyi bitirdiğim sene babam vefat etti. Ardından Dünya Gazetesi’nde çalıştım. Halkla ilişkiler yüksek lisansı yaptım. Ulusoy’un Halkla İlişkiler Müdürü iken rahmetli eşimle tanıştım. Daha sonra eşimle beraber kendi işimizi kurduk.
Antropoloji bölümü mezunuyum. Şu anda hala işletme fakültesinde okuyorum. İkinci sınıftayım. Kendi kendime ne kadar dil, din, ırk varsa öğrenmeye çalışırım. İngilizce, Almanca, Rusça, İbranice biliyorum. Bunların hepsini kendi kendime öğrendim. Dünyanın neresine gidersem gideyim kendimi idare ederim. Sadece açlığa karşı hassasiyetim var. Aç kalmadığım sürece her yeri gezebilirim.
Atlas Yardımlaşma Derneği nasıl ortaya çıktı?
Bundan 18 yıl önce kayınvalidem rahatsızlandı ve eşimle Mustafa Kemal Mahallesi’ne taşındık. Evde durmaya alışkın olmadığım için mahalledeki toplum merkezinde ders vermeye başladım.
Merkeze gidince ihtiyaç sahibi çok aile olduğunu gördüm. Akrabalarımdan yardım edebilecek kişileri organize ederek burada küçük bir yer tuttum. Oraya ne varsa yığdım. Giysiler, kitaplar… Bir yandan çocuklara matematik dersi veriyorum, bir yandan ihtiyaç duydukları ne varsa dağıtıyordum.
Toplum Merkezi kapatılınca aileler beni aramaya başladı. O sırada derneği kurmuştuk, geliştirelim dedik. Bir arkadaşımız derneğin duvarlarını yaptı, diğeri sınıfların oluşturulmasına destek oldu… Anlayacağınız buradaki kâğıtlardan tutun her şeyi birileri aldı.
Başta destekçi bulmakta zorlanmadınız mı?
Zorlanmadım. Bir derneğin yürütülmesi gerçekten kolay değil. Masrafı çok ama çevremin desteği ile hallettim.
Dernek olarak neler yapıyorsunuz? Hangi projelere imza attınız?
Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde madde bağımlısı çocuklar için ÇAMATEM Merkezi açıldı, oranın açılmasında destek olduk. Tasarımını değiştirdik.
Göztepe Çocuk Polikliniği, Onkoloji ve Hematoloji bölümlerinin duvarları çizgi film kahramanlarıyla boyanıyor. Bakırköy Cezaevi’nde faaliyetler yapıyoruz. Hapishanede doğmuş ve dış dünyayı tanımamış çocukları gezilere götürüyoruz.
Aynı zamanda annelere okuma-yazma, sağlık vb. konularda eğitim veriyoruz. Dernekte çocuklara ve yetişkinlere verdiğimiz eğitimler, anaokulu, yemek yapımı, giysi ve kırtasiye yardımı işin görünen tarafı. Görünmeyen kısmımızda, bizim yardımcı olduğumuz ailelerimiz var. Mesela akıl hastanesinde doğum yapmış bir kadını eve yerleştirdik. Avcılar’da kafası büyüyen bir çocuk vardı, onun tedavisi için yardıma gittik. Urfa Ceylanpınar’da bir okula müzik odası kurduk…
“Soma’da ayakkabısı yırtık dedenin resmini herkes paylaştı, kimse evini görmedi”
Nerede bir sosyal olay varsa oraya gidiyoruz. Zonguldak’ta açlık grevi yapan işçilerin ailelerine maddi destek verdik.
Soma’daki maden faciası sırasında ayakkabısı yırtılmış bir dede vardı, hatırlarsınız. Herkes resmini paylaştı ama kimse dedenin evini görmedi… Ben o dedenin evine gittim. O evi görselerdi kafayı yerlerdi… Evi Vahe Kılıçarslan ile dizayn ettik. Dede şimdi rahat etti.
Anlayacağınız neresi olursa direkt gidiyorum. Zonguldak Ereğli Ormanlı Beldesi’nde bir köy okuluna yardıma gittik. O sırada beni gören çocuk kaçmaya başladı. Meğerse yüzünün yarısı yokmuş. Annesi doğum sırasında ölmüş ve çocuk yüzünün yarısı olmadan doğmuş. Hemen çocuğun resmini çekip Cerrahpaşa Plastik Cerrahi Başkanı kuzenime yolladım. Çocuğu İstanbul’a getirdik. 5 kere ameliyat oldu. Şimdi yüzü var.
1,5 yaşındayken yüzü yanan bir kız var onun ameliyatını yaptıracağız…
Böyle bizden yardım isteyenlere elimizden geldiğince yardım ediyoruz. Mütevazı olamayacağım, her konuda proje üreten biriyimdir. Yeri geliyor sünnet düğünü yapıyoruz, yeri geliyor buradaki gençleri evlendiriyoruz. Hiç hayatında birlikte yemek yemeyen 200 tane çifti Sevgililer Günü’nde aşk filmine götürdük. Sonra da baş başa yemek yedirdik.
Bunca hikâye arasında sizi en çok etkileyen hangisi oldu?
Bir gün derneğe yaşlı bir amca geldi. Bağırsak torbası istedi. Elinde bir tane kalmış. 100 TL verip Kolostomi torbası satan bir yere yönlendirdim. Amca bir saat sonra geri geldi. Elinde bir kâğıt, 80 TL yazıp imzalattırmış. İçinde bozuk paralar…
“Giderken taksiyle gittim, dönüşte dolmuşla geldim” dedi.
Torba aldığı için öyle mutluydu ki başladı ağlamaya… “Kızım ben çok korktum torbayı alamayacağım diye…” Kimsesi yok, evde tek başına yaşıyormuş. Bizim çocukları organize ettim, bayram ziyaretine gittiler. Evine ilk defa biri geldi diye ağlamaya başladı… Sonra o amcayı ameliyat ettirip torbadan kurtardık. Ardından sigortasını yatırıp emekli ettik.
İyi niyetinizi suiistimal eden biri oldu mu?
Oluyor da ben her zaman şunu diyorum. Biz de insanız, hata yapabiliriz. İhtiyaç sahibi olan bir kişiye bile ulaştıysam o benim için büyük bir şey.
“Korkuyorum ama aşkı seviyorum”
Aşka bakış açınız nasıl?
İlk eşim vefat ettiği zaman ailem tekrar evlen yalnız ne yapacaksın dedi. Bir haftada evlendim. İyi bir adama benziyordu. Ama 2 ay dayanabildim. Adam 5 sene benden boşanmadı. 5 sene sonra bizim avukat onu boşanmaya ikna etti. Tam boşanma davasına gideceğim telefon çaldı. “Ferda Hanım gelmeyin dava olmayacak dediler”. Meğerse vefat etmiş. Akşam bindiği otobüste kalp krizi geçirmiş. Boşanamadığım için tüm mal varlığı bana kaldı.
8 yaşında terk ettiği iki çocuğu varmış. Evlendiğim gün bir mesaj almıştım, “Gülen yüzünüzü görünce yazmak istedim. Bir canavarla evlendiğinizi bilmenizi isterim” diye. Meğerse kızıymış. Kızı şu an 28 yaşında. Ben de kızı aradım. Bana kalan tüm malı mülkü onlara verdim… Böyle garip bir şey oldu. Artık karar verdim, kimseyle evlenmeyeceğim. Benimle evleneni öldürüyorum.
Aslında ben aşkı çok seviyorum. İlk eşimi de çok seviyordum, ona çok âşıktım… Ama şöyle bir korkum var. Sevdiğim biri ölecekmiş gibi geliyor. Korkuyorum ama aşkı seviyorum. Keşke herkes aşık olsa…
Engellere karşı gelen başarılı bir kadın olarak tavsiyelerinizi öğrenebilir miyim?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde hayatında hiç sinemaya, konsere gitmeyen kadınları toplayıp konsere götürmüştük. Konserde Seren Serengil’den kadınların çalışmasına yönelik tavsiye vermesini istedik.